Issız Adam


Bhutan'dan geldiğim günden beri, en yakın arkadaşlarım, gidip bu filmi görmem için kelimenin tam anlamıyla baskı yapıyorlardı. Açıkçası Türk filmleri hakkındaki fikirlerim pek de sevimli sayılmazlar, birçoğunu vakit kaybı telakki ederim. Nuri Bilge Ceylan filmlerini çoook severim ama gerisi ile neredeyse hiç ilgilenmem. Bir de Mutluluk filmini çok sevmiştim, çırılçıplak denize dalış sahnesi hep gözümün önündedir. Neyse...Bugün şakır şakır yağan yağmur altında, elimde içinde Hint "tabla"sı bulunan koca bir çantayla kendimi karşıya attığımda aklımdaki son şey sinemaya gitmekti ama ofisteki işlerimin bitimine doğru Pürlen aradı ve "Hadi Issız Adam'a gidelim " dedi. Onun bu filmi daha önce 3 kez gördüğünü bildiğimden şaka yaptığını zannettim ama vallahi ciddiydi. Gittik! Film bence "Eh işte". Çağan Irmak, herkesin yüreğine dokunan klişelerle satış garantili bir formül yakalamış yine ve beğenseniz de beğenmeseniz de film sizi koparıp götürüyor akışında. Konu aşk olunca, hepimizin bir anısı, bir acısı, bir özlemi su yüzüne çıkıyor ve "ah işte tam da beni anlatıyor" diyorsunuz. Aslında benim filmde en sevdiğim şey filmin adı: Issız Adam! Bu tamlama zaten çok şey anlatıyor. Bir de "Ayazda Bir Yürek" vardı böyle... Seneler önce İstanbul Festivali'nde seyretmiştim ve filmden çıktığımda günlerce etkisinden kurtulamayacağımı biliyordum. Issız Adam aynı derecede etki yapmadı bende ama yine de gördüğüm içi mutlu oldum.

Tek dileğim ıssızlığında kaybolmamış ve yüreği ayazda buz kesmemiş insanlarla karşılaşmamız...

1 yorum:

Yasemin/Beril dedi ki...

İko'cuğum, dün ikimizde Issız adam'a gitmişiz:))
Ben müziklerine bittim, beni aldı başka bir zamana götürdü. Şimdi ilk işim o şarkıları bulup, birazda olsa sıkıntılarımdan kurtulup,kısa bir sürede olsa 20'li yaşlarıma dönmek istiyorum.

Tecritte 3. Hafta... Her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışmak...

Günler birbirini hızla takip ederken, bir de fark ettim ki, tecritteki 3. haftamızı doldurmuşuz geçen Perşembe. Bugün Cumartesi... Sa...