Bebek Adımları, Milano ve Shakespeare

Yaşam yavaş yavaş normale dönüyor. Uzun sayılabilecek bir süre internetsiz yaşadım, meğer böyle de oluyormuş. Ev pek sessiz hala ama şikayetçi değilim. Biraz okuyarak, biraz ders çalışarak dolduruyorum günlerimi. Merak edip hal hatır soranlara teşekkür ederim. Henüz koşamıyorum ama bebek adımlarıyla yürümeye başladım sayılır. Sabahları ezan sesi duymayalı seneler olmuştu ama şimdiki evimden Selimiye'nin müezzinlerini dinleyerek başlıyorum güne. Sonra salonumun penceresinden vapurları seyrediyorum çay içerek. Trafik diye bir derdim kalmadı, ki bu İstanbul şartlarında inanılmayacak bir lüks... Taksim'e çıkmak sadece yarım saatimi alıyor.
Araya bir İtalya seyahati girdi ansızın. Pür ve ben! Milano Palazzo Reale'de Magritte sergisi, Rafael'in ünlü "Meryem'in Nikahı" tablosunun restorasyondan sonraki açılışı, Pinacoteca Brera'da Caravaggio buluşması, La Scala'da Handel'in Alcina'sı... Üç güne sığdırdık vallahi! Bahar tomurcuklarının çiçeğe duruşunu seyrettim orada, burada henüz kış var oysa ki... Bir kaç gün sonra Almanya'ya gidiyorum, orası da kışta kalmış hala... Ayazda... Varsın olsun, Bach'ın izinde olacağım ya!
Pür'ün 40 yaşını kutladık. Ne partiydi ama! Canım arkadaşım, kardeşim...Seni o kadar çok seviyorum ki, bazen yeterince anlatamadığımı düşünüp, çaresiz hissediyorum kendimi. Ama sen, seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun. Kelimelerim yetmiyor, ozan değilim ki!
Ozan demişken....Shakespeare en büyük dostum oldu son günlerde. Ne büyük bilge! Buzları eritiyor, içimi ısıtıyor. Umut veriyor her şeye rağmen. O zaman onunla bitirelim. Madem Nisan kapıda...

Sone 98

Sensizdim, bütün bahar yaşadım senden ırak;
Nisan bu, allı pullu, giyinmiş süslenmiş de,
Herşeye gençlik ruhu aşılamış, şen şakrak,
Gülüp oynuyor durgun Saturnus bile işte,
Ama cânım kuşların söylediği şarkılar,
Elvan elvan çiçekler, burcu burcu, alaca,
Bana bir yaz masalı anlattıramadılar,
O soylu çiçekleri ben kesemem haraca,
Zambakta beyazlığa şaşmıyorum bir türlü,
Güldeki kızıllığı övmek gelmez içimden;
Doğrusu hepsi güzel, bir içim su, büyülü,
Hepsi senin resmindir, hepsinin örneği sen.

Ama sen olmayınca kış sürdü biteviye:
Bunlarla oyalandım senden gölgeler diye.

Ayazda kalmış tüm yüreklere iyi baharlar diliyorum. Bir an evvel çözülsün tüm buzlar.

Bekliyorum...

Hayatımın son bir buçuk haftasını anlatacak doğru kelimeleri bulamıyorum. Bir gün bulacağımdan eminim ama bugün, "o gün" değil henüz... Hayallerime dokundum ama ellerimden kaydı gitti. Yine... Bir kez daha...Üzgünüm... İçim paramparça...
Uzun zamandır bloga yazamamışım ama şimdi de bundan fazlasını yazamayacağım. Bir gün düzeleceğim, sil baştan yaşayacağım, hatta belki renkleri bile yeniden seçmeye başlayacağım ama bugün "o gün" değil... Şimdilik yaşam siyah-beyaz ve çok ama çok sessiz... Ama biliyorum ki, böyle devam etmeyecek. Ben de o günü bekliyorum...

Tecritte 3. Hafta... Her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışmak...

Günler birbirini hızla takip ederken, bir de fark ettim ki, tecritteki 3. haftamızı doldurmuşuz geçen Perşembe. Bugün Cumartesi... Sa...