Tatil Notları - Tatil Okumaları



Ohhh Tatiiiiilllll.....

Ne güzel bir şeymiş yaa...

Sabah erkence uyanmak.

Çarşaf gibi kıpırtısız denize dalarak, uykudan mahmur yüzümü yıkamak.

Denize karşı, gazete okuyarak kahvaltı etmek.

Sonra yine denize koşmak.

Bir çay daha alıp, kumsalda gazetenin geri kalanını okumak.

"Az şekerli"yi, "keyif cigarası" eşliğinde höpürdeterek içmek.

Evden taşınmış "okunacaklar" ın arasından kitap beğenmek.

Sıcak basınca, sadece iki adımda denize atlamak.

Yunus taklidi yaparak, denizin dibindeki yosunların arasından balıklarla birlikte yüzmek.

Her elli kulaçta bir dinlenmek.

Açıktaki dubaların üzerine çıkıp etrafı seyretmek.

Biraz yemek, biraz içmek.

Bol bol okumak.

Denizde, omuz hizasındaki suyun içinde, otelin diğer misafirleriyle memleket kurtarmak.

Güneş batıdaki tepenin ardında kaybolana dek kumsalda oturmak.

Ve hayal kurmak...

Çoook ama çoooooook güzelmiş...

Neyse, Bodrum Bitez'deyim. Adres Manuela Hotel. Sadece Cumhuriyet'e ilan vermesi, benim için iyi bir referanstı. Gelenlerin çoğu da Cumhuriyet okuru zaten. Sabah kahvaltı sırasında, gazetemiz masamızda:))) İnsan daha ne ister ki başka?

Buraya dinlemeye gelirken, evden epeyce "okunacak" malzeme taşımıştım. Şu ana kadar da epeyce ilerledim okumalarımda. Tabii ki Masumiyet Müzesi bitti. 69. bölüm, favorim oldu kesinlikle. Hayat dediğimiz bu "uzun sanılan" zaman sürecinin aslında kısacık "anlar" ve "sıradan" olaylardan ibaret olduğunu hatırlattı bana. Sadece 69. bölümde değil ama bütün kitap boyunca bazı cümlelerin altını çizdim okurken. Keşke başka türlü bitseydi... Ama galiba "mutlu" aşk hikayeleri pek revaçta değil edebiyatçılar arasında. Şiirlerde de öyle... Gerçekten "Mutlu aşk yoktur" mu yoksa??? Ahh Aragon!!!

Bir de epeyce Enis Batur kitabı almıştım yanıma. Courbet'nin ünlü "Dünyanın Başladığı Yer" tablosuyla ilgili ve o konudan hareketle diğer tarihi, sosyolojik ve sanatsal açılımı da beraberinde getiren, harika bir çalışma olan Elma' yı okudum. Çok eğlendim ve bir sürü not aldım okurken. Kitap "yargılanmış" ve "beraat etmiş"... Neden??? Bence, orjinal kapağında "Dünyanın Başladığı Yer" apaçık görüldüğü için:))) Beraat ettikten sonra, kitabı gömleklemişler. "Sakıncalı" resim içeride kalmış, artık bakan kişiye zarar vermiyor yani!!!

Sonra ikinci Enis Batur'a geçtim: Bir Varmış, Bir Okmuş ... "Sözümona Düzmece bir Wilhelm Tell Hikayesi" altbaşlığıyla bulabileceğiniz ilginç bir kitap. Elma' nın devamı gibi oldu benim için. Burada da kutsal kitaplardan alıntılarla, sosyolojik bazı analizlerle, Elma' nın sürekli örtülen kadın cinselliğini temsil ettiğini vurguladık:)))

Bu kitaplardan sonra, bir başka Enis Batur daha sarmaladı beni: GÖVDE'M... İnsan bedeni, uzuvları, tuhaf çözümlemeler, garip tarihi notlar, ilginç saptamalar... HARİKAAA.....Bitmek üzere... Yarın biter...

Bu arada bugünkü Cumhuriyet Kitap Eki' nde sevindirici bir haber: Enis Batur'un yeni kitabı çıkmış...ADA DEFTERLERİ... Pasaport Damgaları' nı da yayınlayan Kırmızı Yayınları' ndan çıkmış. Enis Batur' u severim, adaları da severim... Daha ne olsun??? İstanbul' a gelir gelmez alınacak tabii ki...

Bu arada, bütün bu okumalarım yetmezmiş gibi, bir de çalışacak dersim var: Aralık ayında yapacağım bir tur için, özel bir araştırma konusu...İstanbul' da Kadın... Deli gibi kitap okuyorum ve notlar alıyorum. Valide Sultanlar'dan, İstanbul' dan geçmiş kadın gezginlere, İstanbul' un temaşa hayatındaki kadınlardan, İstanbul' lu olan ya da İstanbul' u yazan kadınlara, İstanbul'daki kadın hareketlerinden, unutulmaz aşklara... Konu ilginç ama çooook geniş. Bir günlük tura bu kadar kadını ve onların hikayelerini nasıl sığdıracağım diye kara kara düşünüyorum şimdiden. Ama bir de becerirsem, nasıl da müthiş olur, değil mi?
Bahsetmek istediğim son kitap ise, İzlanda seyahatimde birlikte olduğum sevgili Gaye Kaymak tarafından hediye edilen, olağandışı bir çalışma: Kurtlarla Koşan Kadınlar, Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler... Yazarı Clarissa P. Estes, Ayrıntı Yayınları... Bugünlerde hem kadınlarla ilgili bir çalışma yapıyorum hem de bu kitap hediye geliyor bana... Tesadüflere inansam, büyük tesadüf derdim ama hayatta tesadüf diye bir şey yoktur. Bu kitap da, harika bir zamanlamayla girdi okuma hayatıma.
Dedim ya, tatil güzel şeymiş...Yüzmek ve okumak! En özlediğim şey! Yarın küçük bir tekne turu da var planlarımda. Zaten birkaç günüm kaldı sadece.Döner dönmez toplantılar ve turlar başlayacak. Bugünleri çooook arayacağım.
Bu arada çok alakasız olacak ama TVde harika bir reklam var bugünlerde. Geçen akşam duştan sonra haberleri beklerken farkettim: "Hayallerinizden ne zaman vazgeçtiniz?" diye soruyor... Aslında bir kredi kartı reklamı ama bir anda bir ışık yandı kafamda. Gerçekten, ne zaman vazgeçtik hayallerimizden? Ne zaman büyüdük? Ne zaman yaşlandık? Ne zaman oldu bütün bunlar? İşte tatil böyle bir şey! İnsan rutininin dışına çıkınca, kafası farklı detayları kaydedip, sorular sordurtuyor... Soruyorum ben de...Ne zaman oldu bütün bunlar?






Hiç yorum yok:

Tecritte 3. Hafta... Her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışmak...

Günler birbirini hızla takip ederken, bir de fark ettim ki, tecritteki 3. haftamızı doldurmuşuz geçen Perşembe. Bugün Cumartesi... Sa...