Bitez Koyu'nda Yunus

Bu sabah yuzerken cok ilginc bir sey oldu. Son birkaç gündür habire yunuslardan ve kızkardeşimle oynadığımız "yunusçuluk" oyunlarımızdan bahsedip duruyordum ya. Söylemediğim bir şey vardı...Aslında çok özel bir şey ama bugün olanla ilgisi var. O yüzden anlatmakta sakınca görmüyorum. Ben kızkardeşime bir söz vermiştim ama maalesef bu sözümü tutamadım. Yani vakit yetmedi...O, ben bu sözümü yerine getiremeden gitti ve ben de bu üzüntüyle, onun sonsuza dek yatacağı yeri yunuslarla donattım. Hayatta en sevdiği canlılarla bir arada kalsın istedim. Böyle anlatılınca biraz gülünç kaçtığının farkındayım ama kimin umurunda! Neyse... Bu sabah yine herkes uykudayken fırladım yatağımdan ve kendimi cam gibi kıpırtısız denize attım. Kıyıdan epeyce uzakta, teknelerin ve saçma sapan tatil oyuncaklarının (jet ski, muz, parasailing v.s) girişini sınırlayan dubalara dek yüzdüm. O sırada dubalarda yalnız olmadığımı farkettim. İngiliz olduğunu sandığım bir genç adam vardı. Selamlaştık ve bana " Yunusu gördün mü?" dedi. Hayır, görmemiştim. Sessizce etrafa bakınmaya başladık. Sonra o sıkıldı ve gitti, ben de yalnız başıma etrafı seyretmeye başladım. Yunuz munus olamazdı o koyda. O kadar kalabalık, tekne ve başka her türlü şeyle dolu koya neden gelsindi ki yunuslar? O yakınlarda çok daha rahat edebilecekleri başka koylar vardı. Dubalarda biraz soluklandıktan sonra kafamı hafifçe sağa doğru çevirdiğimde, yakınımda sakince yüzen bir yunusun yüzgeçini gördüm. Suyun derinliği yaklaşık 5-6 metreydi sadece. Hafifçe daldım suyun içine ve dibe doğru gitmeye başladım. İkinci dalışımda, yunusla burun buruna geldim. Resmen bakıştık karşılıklı...Kaçmadı ve hiç ürkmedi... Hava almak için yukarı çıktım. O da çıktı... Tekrar daldım, o da daldı... Dipten yanyana yüzdük... O kadar inanılmazdı ki, anlatamam. Evet, eğitimli yunuslarla değişik yerlerde, havuzlarda yüzebilirsiniz ama benim hikayem farklıydı bu sabah. Uyanmıştım, etrafta henüz kimsecikler yokken denize girmiş ve sabah saatlerinin sakinliğinde Bitez Koyu'na girmiş bir yunusla yüzmüştüm... Bu yüzme birkaç dakika sürdü sadece. Ama aklımda her saniye Ayşegül vardı. Sanki çocukluğumuzda yaptığımız gibi onunla yüzüyordum...Ve işte o sırada kafamda bir şimşek çaktı: O yunus belki de Ayşegül'dü:))) İster inanın böyle şeylere, ister hiç inanmayın! Bu hiç umurumda değil! Ama ben bu tip şeylerin olabileceğini düşünenlerdenim. Dünyada milyonlarca insan yeniden bedenlenmenin varolduğuna inanarak yaşıyor, kadim kültürlerin yazılı kaynakları bile bu olayı etraflıca betimliyor, dünyanın neresine gidersem gideyim, bu konuda anlatılan tonlarca hikayeyle karşılaşıyorum. Bu olay hiç mi ihtimal dahilinde olamaz? Bal gibi de olur! Kalbimin bir yanı, en azından bu buluşmanın, O'nun tarafından ayarlandığını söylüyor. İster deli deyin, ister aptalca bulun! Ben buna inanıyorum:)) Yoksa bu kadar "tesadüf" yalnızca "tesadüf" mü?

1 yorum:

Haydins dedi ki...

Eminim tesaduf degildir..Siz boyle bir seye inaniyorsaniz bence dogrudur,birilerinin onayina gerek yok..

Tecritte 3. Hafta... Her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışmak...

Günler birbirini hızla takip ederken, bir de fark ettim ki, tecritteki 3. haftamızı doldurmuşuz geçen Perşembe. Bugün Cumartesi... Sa...