Eylül





Veeee sonunda kavurucu sıcaklar bitti ve güzelim Eylül geldi... Gece uyurken artık üzerime birşeyler alma ihtiyacı hissetmeye başladım. Ne güzelllll...



Geçen gün, vapurda, kafamı gökyüzüne kaldırdığımda bir de ne göreyim? Leylekler! Binlercesi dolana dolana toplaşıp, İstanbulumu selamlıyorlardı. Yavaş yavaş, neredeyse ağır çekimde gibi uzaklaşmalarını seyrederken, gözlerime yaşlar doldu. "İşte bir yaz da böyle geçip gitti" dedim kendi kendime. Evet bir sürü güzel şey yaptım, harika yerler gördüm ama nedense bir "tamamlanmamışlık" hissi hakim yüreğimde. Sonbaharın serinleyen rüzgarları, leylekleri önüne katıp sürüklerken, belki benim bu hissimi de alıp götürürler...



Aslında yaz bitmedi diye avunup duruyorum hala. Bu hafta sonu güneye ineceğim. Doyamadığım denizime gireceğim ve bir türlü elime alamadığım "okunacaklar"ımı, kumsalda bitirip, "tamamlanmamışlık" hissimin azalmasını ümit edeceğim. Sonra zaten yine uzaklara gidip gelmelerim başlayacak ve bu tuhaf ruh halim de mecburen kaybolacak. Rehber olmanın iyi yanı mı desem acaba? Sahnede olmak gibi bir şey... SHOW MUST GO ON! Kendini düşünecek zamanın olmuyor...



Memleket haberleri can sıkıyor. Kafam sürekli bu abuk sabukluklarla meşgul.



Dizim geçmek bilmiyor. Her gün fizik tedavideyim ama nafile... İçim daraldı artık ama tık yok!



Dostlarrrr...Ne yapmalıyım??? Sizce Eylül bunlara çare olur mu?






Hiç yorum yok:

Tecritte 3. Hafta... Her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışmak...

Günler birbirini hızla takip ederken, bir de fark ettim ki, tecritteki 3. haftamızı doldurmuşuz geçen Perşembe. Bugün Cumartesi... Sa...