Harem'den Manzaralar

Son bir sene içinde yaşadıklarımı düşündükçe, bazen aklım duracak gibi oluyor. İnsanın hayatı kısacık zaman dilimleri içinde, aklının bile alamayacağı şekilde değişebiliyormuş, öğrendim. Değişim, dönüşüm, yenilenme ve yeniden başlama her zaman kolay olmuyor ama bir kez de olup bittikten sonra, ardınızda gördüklerinize kendiniz bile inanamıyorsunuz. Tabii her değişim/dönüşüm tereyağdan kıl çeker gibi kolay olmuyor. Benim için yaşanan süreç gerçekten epeyce sallantılı oldu ama şimdi ardımda bıraktığım, üstesinden geldiğim fırtınaları hatırladıkça, kendimle gurur duymanın da ötesinde şeyler hissediyorum. Galiba şimdi "gerçekten" büyüdüm. Mü acaba???
Yaşantımı artık bambaşka bir mahallede sürdürüyorum.: Harem...Dünyanın en güzel günbatımlarının görüldüğü yer! Salonumdan her akşam, tıpkı şu satırları yazarken de yapmakta olduğum gibi, ağaçların arasından görünen denizin üzerine altın rengi pırıltılar saçarak batan güneşi izliyorum. Gökyüzü ve deniz aynı renge bürünüyorlar. Renk paletini anlatmaya dilim yetmez, öylesine muhteşem! Turuncu, pembe ve mor renklerin aynı manzarada buluştuğunun, bu denli farkında olmadan yaşıyormuşum bugüne kadar. Vapurların düdükleri uğurluyorlar giden güneşi, sabahları da Selimiye Camii'nin müezzinleri haber veriyorlar yeniden gelmekte olduğunu... Bazen sabahları, limana giriş yapmak için çılgın manevralar yapan şilepleri seyrediyorum hayran hayran. Kocaman vinçler, dünyanın değişik köşelerinden gelmiş, renk renk konteynerler indiriyorlar limana. Çocukluğumdan beri büyülemişlerdir beni, gemiler, limanlar ve o devvv vinçler. O konteynerlere bakıp bakıp iç geçiriyorum ve aklıma kendi konteynerim, valizim geliyor. Ben de yaşamımı o konteynere yükleyerek, dünyanın dört bir yanına savrulup duruyorum biteviye...
İçinde pek fazla vakit geçiremesem de, evimde olmaya bayılıyorum. Bu evde yaşadığım her akşam için, her günbatımı için, durup durup şükrediyorum. Uzun zamandır yaşantımda olmayan bir şeyi, sonunda bulduğum için şükrediyorum: HUZUR... Sular duruldu, fırtınalar dindi ve artık nefes alırken, bir türlü dolmak bilmeyen o feci boşluk, sanki biraz ufaldı. Planlar yapıyorum deli gibi... Hangisini gerçekleştirebileceğimi bilemiyorum ama en azından varlar... Hoş "Tanrı'yı güldürmek istiyorsan O'na planlarından bahset" derler ama kimin umrunda?! Ben yeniden hayal kurmaya başladım ya, o yeter!
Eve gelirken, dolmuştan Çiçekçi'de iniyorum. Sevimli bir mahalle... Hiç bilmezdim eskiden... Mis kokulu bir ekmek fırını, efendi şoförlerinin olduğu bir taksi durağı, lezzetli pastalar börekler yapan bir pastanesi, benim için elzem şeyleri bulabildiğim Migros'u, eve de servis yapan balık restoranı, kebapçısı, anahtarlarımı yaptırdığım çilingiri, acil durumda imdadıma yetişen elektrik tesisatçısı , tam teşekküllü bir eczanesi, sıra sıra, birbirini tanıyan esnafıyla, harika bir mahalle burası. İhtiyaçlarımı aldıktan sonra, kendimce "Uzun Tur" olarak adlandırdığım yoldan eve gelmeye bayılıyorum. Yokuş aşağı indikçe muhteşem bir manzara seriliyor her açıdan. Sokaklar denize iner gibiler hep... Kafamı sola çevirdiğimde, Selimiye kışlasının dev kulelerini görüyorum. Sağa baktığımda ise, İstanbul'umun tarihi yarımadası uzanıyor altımda. Bütün Harem'i, otogarı ve feribot iskelesini tepeden seyreden parkın kenasından yürüyerek geliyorum evime. Yavaş yavaş... Tıngır mıngır...Koşmadan...Manzarayı içime çeke çeke... Topkapı Sarayı, Galata Kulesi, Ayasofya, Haliç... Hepsi, her gün eşlik ediyorlar bu ritüelime...
Şimdi güneş battı artık. Akşam ezanı da okundu, bitti... Kuşlar da sustular zaten. Dışarıdan, çooook uzaklardan, nazlı vapurların, otogardan Anadolu'ya çıkan otobüslerin ve ısrarla korna çalan minibüslerin sesleri geliyor... Bu sesler bana dışarıda tüm hızıyla sürmekte olan bir yaşam olduğunu hatırlatıyorlar ama ben bu hareketin dışındayım şu anda: Evimdeyim ve huzurluyum...
Zor oldu ama OLDU!

2 yorum:

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Zor olmuş ama iyi ki olmuş İlknur. Bende üniversiteden mezun olduğumda oralarda küçücük bir ev tutmuştum kendime. Hala keyifle hatırlıyorum orada geçen yıllarımı. En kısa zamanda görüşmek üzere..
Sevgiler ama en önemlisi mutluluklar..

okyt dedi ki...

nişantaşına taşınma olayını iyice düşünmüşsünüzdür umarım..

Tecritte 3. Hafta... Her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışmak...

Günler birbirini hızla takip ederken, bir de fark ettim ki, tecritteki 3. haftamızı doldurmuşuz geçen Perşembe. Bugün Cumartesi... Sa...