Gergiev ve sonrası... Aşk yeniden!




Gergiev sonrası yaşam asla aynı şekilde devam etmiyor. Galiba yeniden aşık oldum:))) Anlaşılacağı gibi konser çok iyiydi. 13.000 kişilik koccaaaa spor salonu neredeyse hıncahınç doluydu. En çok bunu kıskandım. Konser programı Rus bestecilerden oluşuyordu. İlk olarak Rachmaninoff, " Senfonik Danslar" ardından Prokofieff "5. Senfoni"ve bis olarak da Mussorgksy "Bir Sergiden Tablolar" ... Daha ne olsun??? Konserin ilk bölümünde sahneden uzak bir noktada oturuyordum ama ikinci bölümde, şefi tam karşıdan gören bir noktaya sızdım ve Gergiev'in, parmak uçlarıyla orkestrayı yönetmesini, yine kendimden geçercesine izledim. Hele o saçlarını sol eliyle düzeltmesi yok mu? Darmadağın etti beni yine! Neyse şaka bir yana, konser sonrasında gruptaki herkes mutluluktan uçuyordu. Zagreb'te böyle bir etkinliğe denk gelmiş ve üstelik de turun yoğun programı içinde buna vakit ayırabilmiş olmamız, herkesi çok sevindirmişti. En çok da beni tabii ki!
Şimdi İstanbul'dayım. Yarın Adana'ya uçup, ardından Antakya, Kapadokya, Pamukkale ve İzmir hattında, St. Paul'un izinde bir Anadolu turu yapacağım. Grup, papazların da olduğu, 90 kişilik bir İtalyan grup. Paralelimde, sevdiğim bir rehber arkadaşım var ve işin ağır yükünü ona yıkmayı düşünüyorum ama onun bundan haberi yok henüz. Tur sırasında yazmaya fırsatım olacak mı bilemiyorum ama ne olursa olsun şimdiden şunu söyleyebilirim: İtalyanca turlarımı da özlemişim ve baharda Anadolu yollarında olmak güzel!


Hiç yorum yok:

Tecritte 3. Hafta... Her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışmak...

Günler birbirini hızla takip ederken, bir de fark ettim ki, tecritteki 3. haftamızı doldurmuşuz geçen Perşembe. Bugün Cumartesi... Sa...