Didi Güzellemesi


Bundan 5-6 sene önce, birileri Didi ile bu kadar yakın, bu kadar ayrılmaz hale geleceğimizi söyleseydi, kolay kolay inanmazdım. Oysa şimdi durum çoook başka. Didi olmadan nasıl yaşarım bilemez haldeyim. Birkaç hafta görmeyeyim, burnumun direği sızlıyor, kolum kanadım kırılıyor. Hayatımın en zor dönemlerini onunla paylaştım ama bütün o zorluklarına rağmen hep çok ama pek çok güldüm. Yeri geldi çok ama pek çok ağladım. Diren de kimi zaman benimle güldü, kimi zaman ağladı. Ben de onunla tabii...Zira onun yaşamı da korkutucu dönemeçlerden geçiyordu tam da o sırada. Birbirimize yaslandık, yürümeye devam ettik. Hangimiz takılıp düşerse, öbürü hemen yetişip yerden toparladı diğerini. Birbirimize aile olduk, en çekirdeğinden... Yaşamımın en büyük hareketini Didi sayesinde yapabildim. O olmasaydı, ben hala yerimde sayıyordum büyük ihtimalle. Ve şimdi Didi gidiyor yepyeni bir maceraya...Ordu'da otel açacak ve müdürlüğünü yapacak. Heyecanlı mı heyecanlı! Pek de fazla aşina olmadığı sularda yüzecek olmanın tedirginliği var üzerinde ama ben biliyorum ki herşey harika olacak. Yorulacak ama müthiş bir donanım/deneyim kazanacak.

Dün akşam "Altın Günü Dörtlüsü" Bostancı Evi' nde son bir defa bir araya geldi. Amaç bir yıl boyunca, orada yaşamış olduklarımızı hatırlayıp evimize veda etmekti. Ettik de...Bu dörtlü artık bir daha Ordu'da bir araya gelebilir gibi duruyor. Tabii ki ben daha önce gideceğim, o başka...

Didiciğim, My Lucky Star,

Sana tüm kalbimle, herşeyin en iyisini diliyorum. Yeni maceranda, her zaman, ne olursa olsun yannda olacağım. Sen benim ailemsin ve seni çok seviyorum...

Hiç yorum yok:

Tecritte 3. Hafta... Her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışmak...

Günler birbirini hızla takip ederken, bir de fark ettim ki, tecritteki 3. haftamızı doldurmuşuz geçen Perşembe. Bugün Cumartesi... Sa...