Ilgaz/2 ... Ergenekon...Fatih Ürek...

Sabah uyandık: ERGENEKON! Neye uğradığımızı şaşırdık... Dağın tepesindeyim, dünyadan uzağım, telefonum bile çalmıyor diye sevinirken, bir anda en Osmanlısından kocaman bir şamar indi suratıma sabah sabah. Düşünüyorum: Daha iddianamesi bile tamamlanmamış bir garabet davanın tuhafın da tuhafı soruşturması için, daha acaba kimler toparlanacak? Kimlerin evine mangalar halinde girilecek ve acaba kimler kiminle ilişkilendirilecek? Hayır şunu hep söylüyorum: Eğer bu dertop edilip toparlanan insanlar "gerçekten" Türkiye'nin düşmanı iseler, o zaman cezalarını bulsunlar. Ama gelin görün ki suçlanan insanların içinde, memleketin en aydın, en güvenilir ve en vatanperver isimleri de var. Bir ara Fatih Ürek ve Sisi'nin de adları geçmişti ama bunu ciddiye bile almıyorum ben. Zaten Fatih Ürek de haberi alınca denizde boğuluyormuş az kalsın:)) Hoş, bence pekala Ergenekon'un başişkencecisi olabilirdi Fatih Ürek. Onun yılan dansını izlemeye hangi yürek dayanabilir ki? En deneyimli casuslar bile - bence - beşinci dakikada bülbül kesilir karşısında:)) Neyse bu kadar sulandırmayayım olayı - her ne kadar yeterince suyunun çıkarıldığını düşünüyor olsam da -...

Yani kusura bakmayın ama hiç kimse bana İlhan Selçuk'un Türkiye düşmanı olduğunu söyleyemez. Hiç kimse Mustafa Balbay'ın organize bir suç örgütüne katılıp, memleketin yıkılması için çalıştığını iddia edemez -eder de ben münasip tarafımla gülerim, kusura bakmayın-.

Diyeceğim o ki, aklıma bin türlü şey geliyor ama burada yazamam ki! Yine de tek istediğim şey şu: En kısa zamanda bu tuhaf komedya sona ersin. Suçlular cezalandırılsın ama suçsuz insanlar bir an evvel özgürlüklerine kavuşsunlar. Bu adını koyamadığım durum bitsin. Ben ve benim gibi düşünen/yaşayan/okuyan/yazan/ üreten/konuşan insanlar, maalesef, hukuk devleti olduğunu iddia eden devletimize eskisi kadar güven duyamaz oldular. Ortalıkta hüküm süren toz duman gürültü, insanların kendilerini neredeyse bir Polis Devleti'nde yaşamaya başladıkları hissiyatına sevkediyor.

Ben yetişme çağındayken, 15-16 yaşındayken galiba, sahaflardan bir kitap almıştım. Adı da Polis Devleti'ydi. Yukarıda böyle yazdığım için değil, gerçekten!!! Sabahın köründe insanların evine yapılan baskınlar, darmadağın edilen kütüphaneler, didik didik aranan kişisel mektuplar ve defterler, hiçbir açıklama yapılmadan ya da akılalmaz saçmalıklarla itham edilerek içeri alınan saygın kişileri anlatan bir kitaptı bu. Veee anlattığı devlet NAZİ ALMANYA'sıydı...

Neyse...

Bugün hiç kar yağmadı...

Hiç yorum yok:

Tecritte 3. Hafta... Her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışmak...

Günler birbirini hızla takip ederken, bir de fark ettim ki, tecritteki 3. haftamızı doldurmuşuz geçen Perşembe. Bugün Cumartesi... Sa...