Başlıksız

Son birkaç gündür o kadar canım sıkılıyor ki, anlatamam. İçimde hiçbir şey yapmak gelmiyor, ders çalışamıyorum ve evden bile çıkasım yok. Oysa bu hafta sonunda itibaren inanılmaz bir çalışma temposuna gireceğim ve memleketten uzak kalacağım. Bedenim uzak diyarlarda ama kalbim buralarda olacak yine. Kafamda bir sürü düşünce, bir ton soru...Hangi birinden başlasam ki?
Öncelikle aklı çalışan hepimizin sorduğu o klasik soru: Ne olacak bu memleketin hali? Nereye gidiyoruz? İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Kemal Alemdaroğlu’ nun da aralarında bulunduğu bazı önemli isimlerin başına gelen hadise, herkesi sarstı. Öyle ya da böyle herkes sarsıldı! Ben derinden etkilendim, resmen ruhuma karanlıklar çöktü ve uykularım kaçtı. Ama bu uğursuz olayın, bazı taşları yerinden oynattığını ve belki de orta vadede, vatansever cephede bugüne dek sağlanamamış olan birlikteliği sağlayacağını düşünmek istiyorum.
Evime her sabah Cumhuriyet gazetesi gelir. Zaten sadece Cumhuriyet gelir, başka gazete girmez bile. Hele o dinci ya da onlardan da daha çok nefret ettiğim İkinci Cumhuriyetçi ve Neo-Osmanlı tayfasının yazdığı gazeteler asla giremez. Hatta dinciler bana göre daha dürüst, niyetleri apaçık ortada oysa diğerleri, daha sinsi ve mide bulandırıcılar. Liberallik, demokratlık ve ve daha bir ton süslü kelimenin ardına saklanıp, bölücülük ve “satıcılık” yapmalarına dayanamıyorum. İlhan Selçuk ise Cumhuriyet’ te bir sembol. O kadar bariz ve net bir figür ki, kimse kayıtsız kalamaz ona. Ya çok sever ya da nefret eder. Ortası yoktur. Bazı yazıları öylesine inanılmazdır ki, üzerinden seneler geçseler bile hatırlanır. Bir ton “yazar” geçinen kişinin, sayfalarca yazsa da ifade edemeyeği binlerce şeyi, sadece iki kelime ile anlatabilir. Bir filozoftur, ozandır ve dün Bekir Coşkun’ un yazısında değindiği gibi, bir çınardır. (Hürriyet gazetesini satın almam ama Bekir Coşkun’ u gazetenin internet sitesinden okurum. Eskiden Çölaşan’ ı da bu şekilde takip ederdim). İlhan Selçuk sorgulamanın ardından serbest bırakıldı. Yeterince sevinemedim bile...
İşçi Partisi Başkanı Doğu Perinçek ise, tıpkı İlhan Selçuk gibi, kayıtsız kalınamayacak denli bariz ve net bir kişilik. Yazdıklarını senelerdir Aydınlık Dergisi’ nden takip ederim ve tüm dostlarıma ve arkadaşlarıma da, “eğer sadece büyük medyayı okuyorsanız, haftada bir gün, Pazar günleri de bir Aydınlık Dergisi alın mutlaka ve orada büyük medyada anlatılan olayların diğer yüzünü okuyun” derim. Derginin bazı öngörüleri her ne kadar ilk bakışta Nostradamus kehaneti gibi olanaksız gelse de, sonra bir bakarsınız gerçekleşmiş! İnanılmazdır Aydınlık! Mutlaka okunmalıdır... Senelerdir de bana gülen, beni kör milliyetçilikle kibarca suçlayan, geri kafalı olduğumu iddia eden, “Bu devirde ulus devlet mi kaldı artık” diyerek çağdışı olduğumu ve çağdışı değerleri savunduğumu öne süren kimi “aydın” geçinen bazı “entel” tayfaya “Ulusal Sol” kavramını anlatmaya çabalarken, bana en yardımcı olan şey Perinçek’ in bu yazdıklarıdır. Seversiniz ya da sevmezsiniz ama ben hep şunu derim: Benim istediklerimi ve düşündüklerimi, yüksek sesle söylemeye cesaret edip, bunu parti programına almış TEK politikacı Doğu Perinçek’ tir. Ama o tutuklandı!
Kemal Alemdaroğlu ise başka bir vatansever aydın. Onu da sorgulayıp, serbet bıraktılar. Suçu mu neydi? Kimbilir? Ortada herhangi bir iddianame yok ki! Hal hatır sordular herhalde.
Bu oynanan oyunda amaç belli: Halkın kafası karışsın, bir sis katmanıyla zaten bulanıklaşmış beyinler iyice tütsülensin ve herkes düşünmekten bile korkar hale gelsin. Ama çok iyi bir laf var: Keser döner sap döner, gün olur hesap döner... Bu hesap da dönecek!

Hiç yorum yok:

Tecritte 3. Hafta... Her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışmak...

Günler birbirini hızla takip ederken, bir de fark ettim ki, tecritteki 3. haftamızı doldurmuşuz geçen Perşembe. Bugün Cumartesi... Sa...