SHANTARAM - Tanrı'nın Huzur Bahşettiği


Evde olmak güzel. Hele bir de güzel geçmiş uzun bir turdan dönüp sevdiklerime kavuşunca daha da güzel oluyor haliyle. Dün evden dışarı çıkmadan, kanepede yarı uyur yarı uyanık tam bir dinlenme günü geçirdim. Saat farkını kolay silebilmek için gece saat 22.00ye kadar uyumamaya direndim ve sonrasını hatırlamıyorum. Gümlemişim...
Perşembe günü Güney Hindistan'a gidiyorum. Bu sefer bir ilk yaşanacak benim için. Faruk Pekin'in liderliğini yaptığı bir tura "apranti" olarak katılacağım. Büyük bir deneyim olacağını şimdiden hissedebiliyorum. Onun gibi bir Hindistan Üstadı'ndan kimbilir neler neler kaparım? Aslında tur benim turum olmamasına rağmen kendimi heyecanlı hissediyorum. Göreceklerim, duyacaklarım, hissedeceklerim ve öğreneceklerim şimdiden mutlu kılıyor beni.

Bir kitap okuyorum. SHANTARAM... Bombay'de geçen olağanüstü bir kitap. Gerçek bir hayat hikayesi! Yeni Zelandalı bir hapishane kaçkınının, yepyeni bir isimle, Bombay'de yeniden hayata tutunmasını, oradaki suç ağını, fakirliğin tavan yaptığı gecekondu mahallelerini, hapishaneleri ve Hindistan'ı Hindistan kılan her tür tuhaflığı anlatan nefis bir kitap. 800 sayfadan fazla, harfler küçük, göz korkutucu ama bir başladınız mı elinizden bırakamıyorsunuz. Tavsiye ederim.
Kitabın başlık altındaki sloganı kitabı okumak için yeterli sebebi yaratıyor zaten:
KADER SENİ GÜLDÜRMÜYORSA, ESPRİYİ ANLAYAMADIN DEMEKTİR.
Yetmez mi dostlar?

Hiç yorum yok:

Tecritte 3. Hafta... Her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışmak...

Günler birbirini hızla takip ederken, bir de fark ettim ki, tecritteki 3. haftamızı doldurmuşuz geçen Perşembe. Bugün Cumartesi... Sa...