Kopenhag - Oslo Arasinda, Denizin Ortasinda Bir Yerlerden...

Bu sacma yaziya aslinda dun basladim ama bir turlu bitiremedim. Su anda gemideyim ve yazinin iki paragrafini ayri ayri tarihledim. Zaten onemli seyler de yok, sadece durumdan haberdar olun diye yaziyorum.
.....................................................................................................................................................................

17. Haziran
Bazı lüksler insana kendini iyi hissettiriyor. Mesela şu anda, başımı sola çevirdiğimde, Mariott Hotel'in altıncı katındaki odamın kocaman penceresinden, Kopenhag'ın çok güzel deniz manzarasını seyrediyor olmak, büyük bir lüks bence...

Kopenhag'a dün geldim ama sanki bir haftadır buradaymışım gibi hissediyorum. Uçağım Kastrupp havalimanına indiğinde, hava gri ve yağmur yüklüydü sonra akşama doğru bulutlar dağıldı ve hava açtı. Bugün hava bütün gün pırıl pırıldı, masmavi bir gökyüzü, sıfır bulut. Ben zevkten kendimden geçtim resmen. En sevdiğim iklim bu zira: Hava pırıl pırıl güneşli ama buna rağmen sıcaklık 20/23 derece civarını aşmıyor, belki güneşte rüzgar almayan bir köşede durursanız, biraz daha sıcak olabilir ama genelde üzerinize bir şal ya da hafif bir kazak alma ihtiyacı duyuyorsunuz... Tam yürümelik, gezmelik, deniz kenarında dalgaları dinleyip, yelkenli tekneleri seyretmelik... Şimdi günümün ennn güzel anını anlatıyorum: Luisiana adlı Modern Sanat Müzesi'nde, bahçedeki Miro ile Henry Moore heykelleri arasından süzülüp, Oresund kanalı manzaralı, yemyeşil bahçeli kafede, çikolatalı muffin ve büyük macchiato eşliğinde kitap okuyup, kendimi güneşe bıraktığım anı hayal edin! Önümde masmavi bir deniz ve yelkenliler... Yüzümde sıcak güneş... Kafamda tatlı hayaller... Eh daha ne olsun? Güzel değil mi?
........................................................................................................................................................
18 Haziran
Su anda ise saat 22.23 ve ben Kopenhag'dan kalkip Oslo'ya gitmekte olan koca bir geminin internet odasindayim. Sol yanimda tavandan yere kadar inen dev pencereler var ve Baltik Denizi' nin urpertici gorunumu iceri giriyor adeta. Su anda hava hala epeyi aydinlik, deniz koyu gri, gokyuzu maviden turuncuya kadar pek cok renkle donanmis durumda. Arada parcali parcali koyu gri renkte bulutlar ucusuyor. Hava cok ruzgarli, deniz dalgali. Koca gemi resmen besik gibi sallaniyor. Su anda o denizin dalgalari arasinda yelkenli bir teknede olmayi cok isterdim. Herhalde yurek agizda olurdu!
Yarin sabah saat 09.30 civarinda Oslo'ya varmis olacagiz. Sabah erkenden kalkip, Oslo fiyorduna girisimizi seyretmeyi umuyorum. Yuzlerce ada ile dolu Oslo fiyordu bence dunyanin en guzel yerlerinden biri. Yemyesil, masmavi ve piril piril...Ancak bu sekilde ifade edebilirim.
Az sonra kamarama inip, biraz okuduktan sonra, besik gibi sallanan yatagimda derin bir uykuya dalacagim. Suyun uzerinde olmayi o kadar cok ozlemisim ki, anlatamam.
Yarin Oslo'dan yeniden yazarim. Norvac'e yaklastigimiz icin coook mutluyum...O daglar, o deniz manzaralari! Supppeeerrrrrrr...
Simdilik hoscakalin...



Hiç yorum yok:

Tecritte 3. Hafta... Her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışmak...

Günler birbirini hızla takip ederken, bir de fark ettim ki, tecritteki 3. haftamızı doldurmuşuz geçen Perşembe. Bugün Cumartesi... Sa...