Korona Günlerinde Blog'a Geri Dönüş... YIL 2020!

Selam Dünya!
Evet...
Yeniden...
Ve biraz daha büyümüş, biraz daha değişmiş ama umudunu ve heyecanını hiç yitirmemiş olarak ben, yine buradayım.
İlk iş blogun tasarımını değiştirdim. Kitap olsun istedim fonda. Sebepleri var. Oraya geleceğim.
Sonra...
Dışarıdaki muazzam rüzgarın sesiyle fonda çalan müziğim karışırken, kurşun kalemle karalama yapar gibi bir iki satır yazayım bari diye düşündüm.
Yazıyorum işte...
Ve en son blog yazımın üzerinden 3 yıl geçmiş! Sorun bana hangi arada geçmiş bu yıllar? Anladım mı ki ben kendim acaba? Herhalde ömrümün son günü geldiğinde de bunun aynısını mırıldanıyor olacağım: Hangi arada geçti ki acaba?

Bu yazıyı çook uzun bir zaman sonra hasbelkader okuyacak olan birileri olursa, Korona neydi diye ufacık bir açıklama yapayım: Korona bir virüs. Çılgın gibi yayılarak tüm dünyayı haftalar içinde pençesine aldı. Bulaşma hızı ve gücü inanılmaz ama şükürler olsun ki, öldürücülüğü bulaşması ve yayılması kadar güçlü değil. En çok yaşlı insanları alıp götürüyor bu dünyadan. Çin'de başladı, bir ton can aldı ama esas İtalya'da hepimizi şoke eden bir etki yarattı. Lakin İspanya, İngiltere, Amerika... Yani aklınıza gelen neresi varsa, bu virüsle boğuşuyor. Bizde durum henüz İtalya kadar feci değil ama bizde her şey daha yeni başladı. Sanıyorum birkaç hafta içinde, Türkiye'de de binlerle ifade edilen vaka sayılarından bahsedeceğiz. Hepimiz evlerimize kapandık. Düzeltiyorum, aklı ve imkanı olan evine kapandı. Aklı olan derken, bazı akılsızlar evde kalmalarına engel hiçbir şey yokken, hala sosyalleşmeye devam ediyorlar. Bazı akıllılar ise, meslekleri izin vermediğinden evlerinde değiller. Özellikle sağlık çalışanları ve devlet memurları. Ve hepsine minnet borçluyuz, bunu hiç ama hiç unutmayalım.

Biz Osman'la Bodrum'daki küçük evimizdeyiz. Burası için dünyada en çok sevdiğim yer dersem herhalde abartmış olmam. Geldiğim her zaman içimin mutlulukla dolduğu çok özel bir köşe burası. Hele bu mevsimde! Her yer diz boyu papatyalarda dolu. Yemyeşil! Zeytin ağaçlarının aralarından görülen denize de bayılıyorum. İki gündür fırtına var, terasta oturabilmek mümkün değil ama ilk geldiğimiz günlerde, hava 25 derecelere kadar çıkmıştı. Sessizliğin içinde, sırtıma güneşi alarak kuşları dinlemek tam bir ödüldü şehrin deliliğinden sonra.

Aslında buraya gelirken, 4 günlük bir nefes molası diye çıkmıştık yola. Salgın henüz bugünkü seviyede bir tehdide dönüşmemişti. Uçaktayken mesaj geldi: Okullar tatil olmuş! İlk ve orta dereceli olanlar 1 hafta -ki sonra uzatıldı-, bizim gibi üniversiteler ise 3 hafta tatil ilan edilmişti. Acaba ne yapalım, nasıl yapalım, öyle mi böyle mi demeye kalmadan, karar verdik: Kalabildiğimiz kadar kalalım! Evet, şimdi Bodrum'dayız ve bence de çok iyi yaptık aslında. Şehirde olsak, balkonu bile olmayan bir apartman dairesinde tıkılıp kalmış olacaktık. Burada hiç olmazsa, kapıyı açar açmaz doğanın içine atıyoruz kendimizi. Buradan küçük evimizin bulunduğu mevkinin bazı fotoğraflarını çoook eskilerde paylaşmıştım blogda ama yine paylaşırım, yenilerini paylaşırım hatta.

Kısacası, bir virüs geldi ve dünyayı tamamen değiştirdi. Batının tam kalbine bir bıçak gibi saplandı. Sanırdık ki, salgınlar ya Çin'de olur ya da Afrika'da. Güvenli sıcak medeni dünyamıza salgınlar dokunamazdı. Oysa ne kadar kırılganmışız meğer! İlaçlarımız, hastanelerimiz ve tüm o hıncahınç süpermarketlerimiz, ne kadar yalanmış. İşte minicik, gözümüzle görmediğimiz için varlığına inanmakta zorluk çektiğimiz, mutasyona uğramış bir grip virüsü, ülkeleri darmadağın etmeye, o çok gurur duyulan sınırsızlığı yerle bir etmeye nasıl da muktedirmiş! Avrupa Birliği denen şeyin külliyen yalan olduğu, panik halindeki ülkelerin ilk yaptıkları şeyin ulusal sınırları kapatmasıyla ortaya çıktı. İtalya bir başına kaldı. Çin ve ardından Küba yardıma koştu!

Daha neler göreceğiz kimbilir?

Ben şimdilik bu kadar. Akşam haberlerine gidiyorum:))






Hiç yorum yok:

Tecritte 3. Hafta... Her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışmak...

Günler birbirini hızla takip ederken, bir de fark ettim ki, tecritteki 3. haftamızı doldurmuşuz geçen Perşembe. Bugün Cumartesi... Sa...