Hayal...


Bir yer hayal ediyorum.

Şelalelerin gürül gürül, ormanların koyu yeşil, denizlerin derin mavi olduğu bir yer... Dış dünyaya kapanıp kendi içime açılabileceğim sessiz bir yer. Öyle sessiz ki kalbimin pompaladığı kanın damarlarımdan geçerken çıkardığı sesi bile duyabileceğim bir yer... Kendimle yüksek sesle konuşabileceğim, hatta kocaman haykırabileceğim bir yer... Yüreğimde zamanın açtığı gedikleri ve boşlukları, derin nefeslerle doldurabileceğim bir yer... Kayıplarım için "gerçekten" yas tutup ağlayabileceğim bir yer... Gözyaşlarım bittiğinde yüzümü yıkayıp tazelenmek için sularında arınacağım bir yer... Uzun uzun, yalınayak yürüyebileceğim yemyeşil yumuşacık çayırların ve toprak patikaların olduğu bir yer... Tabiatın içine karışabileceğim ve pagan köklerime dönebileceğim bir yer...Mevsimlerin akışını, döngüsünü hissedebileceğim, görüp koklayabileceğim bir yer... İçimi dinleyerek kendimle dertleşebileceğim bir yer... Kadim zamanlar bilgeliğimin aslında hala içimde bir yerlerde durduğunu farkedip ona yeniden dokunabileceğim bir yer... O bilgeliğe, o bilgeye, o bilgiye koşulsuz şartsız teslim olmayı öğrenebileceğim bir yer... İçimde derinlere kök salmış ve artık taşlaşmış dünle, kalbimi sıkıştırıp duran kaypak ve şüpheci yarını yerlerinden söküp, onların yerine tüm ihtişamıyla bugünü koyabileceğim bir yer... Şimdinin gücünü sonsuzluğuma katabileceğim bir yer...

İşte, böyle bir yer hayal ediyorum...

3 yorum:

Diren Sucu dedi ki...

çok güzel çok... çok güzel...

Melih Anık dedi ki...

Ahh..Nerede o yer !

belgesel2010seval dedi ki...

bir zamanda... belki böyle bir yer olur hayatımızda???

Tecritte 3. Hafta... Her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışmak...

Günler birbirini hızla takip ederken, bir de fark ettim ki, tecritteki 3. haftamızı doldurmuşuz geçen Perşembe. Bugün Cumartesi... Sa...