Yarın Ege'ye gidiyorum...Bergama, Efes, Afrodisias, Menderes Deltası ve Doğanbey!Heyecanlı ve mutluyum zira şimdi oraları mis gibidir. Yeşil her yerden fışkırıyordur...Yamaçlar çiçeklerle dolu, ağaçlar yüklüdür... Uzun zamandır Anadolu turlarına çıkmadığım için özledim memleketin mevsim geçişlerini. Eskiden hep yollarda izlerdim mevsimleri. Buğdayın boyu ve rengi bir sürü hikaye anlatırdı bana... Sadece otların rengiyle bile anlardım nerede ve hangi mevsimde olduğumuzu ama şimdi artık bu yok hayatımda... Uzun zamandır, mevsimler karıştı benim için...Yani şöyle izah edeyim: Bir hafta Peru, öbür hafta Ege, oradan dön, ardına bir de İskandinavya çak, kenarına Balkanlar ekle ve dönüp bir de Endonezya koy...E şimdi mevsim mi kaldı? Haa, şikayetçi miyim? ASLAAA!!! Hayatta en çok istediğim şeydi, OLDU! Dünya Kazan Ben Kepçe!
Neyse, baharın en taze zamanları şimdi. Geçen haftasonu erkek arkadaşımla, uzun zamandır yapmak istediğim bir şeyi yaparak, Yıldız Parkı'na gittik. O kendini kaybedip, ardı ardına fotoğraflar çekti, ben ise ağaç dallarının arasından süzülen güneş ışıklarının, lalelerin üstündeki çiy damlalarında yarattığı gökkuşaklarını seyrettim uzun uzun. O minicik damlaların içinde tüm bir evren gizli gibiydi resmen. İnsan durup bakınca görebiliyor ancak... Etrafı gözlemledim bir de tabii ki...Gelenlere baktım. Eskiden türbanlılar ve çarşaflılar çok geliyorlardı ama o gün, acaba sadece bir tesadüf müydü bilemiyorum, bir tane bile çarşaflı kadın yoktu ve sadece bir türbanlı genç kadın gördüm. Genellikle genç aileler masalara yayılmış piknik yapıyorlardı. Malta Köşkü ve Çadır Köşkü' nde orta halli aileler ve emekli görünümlü yaşlı karı kocalar yemek yiyorlardı. Gençler de çoktu oralarda, hem de orta halli, modern görünümlü ve temiz pak gençler... Bahçede son bakımlar yapılıyordu ama genel olarak çiçek tarhları gayet renkliydi. Havuzlar henüz doldurulmamıştı, suni şelaleler ve göletlerde de bakım onarım devam ediyordu ama yine de, herşeye rağmen harikaydı etraf. Haftaya Ege'den döndüğümde de Emirgan Lale Bahçesi'ne gideceğim; sanırım orası da inanılmaz olmuştur şimdi.
Erguvanlar açmış! Bugün farkettim... Anneciğim olsa hemen telefona sarılırdı şimdi: İko erguvanlar açmış diye haber verir, müjdesini isterdi. Bir de leyleklerin gelişini haber verirdi mutlaka... Bu sene ilk defa, bana erguvanları ve leylekleri müjdeleyecek kimsem yok! Sanırım bu duruma da alışsam iyi olacak...
Bu arada hızlı çalışma tempom başlamak üzere: Açılış Peru&Bolivya ile olacak. Ardından Ege, Hırvatistan, Balkanlar, İskandinavya, İzlanda, Endonezya hemen sıralanan önemli turlar...Zaten bunlarla birlikte senenin ilk yarısı bitmiş olacak, ondan sonra da sonbahar-kış turları başlayacak...Zaman bu şekilde öylesine hızlı akıyor ki, insan bazen yetişemeyecekmiş gibi hissediyor ama bir şekilde her şey yerini buluyor. Galiba en doğrusu akışla mücadele etmek yerine, kendini akışa bırakmak...Ne zaman böyle yapsam, içim daha rahatlamış ve kafam daha dingin oluyor.
Tek dileğim güzel bir bahar olsun! Erguvanlar dolsun yüreğimize...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder