Bir Nisan klasiği daha bitti! Peru&Bolivya'dan döndüm dün gece. Aklım, ruhum ve yüreğim, bir kuşun kanadında, Titicaca'ın kıyısında kaldı yine...Ne yapsam bu hissi altedemiyorum. Hep bir yetmemişlik hissi, hep bir geri dönme arzusu...Offf! Benim MUTLAKA birkaç günü GÜNEŞ ADASI'nda geçirmem lazım. Orada güneşi batırmam, gece uyumam ve gölün kıyısında sabah güneşi karşılamam lazım. Andların en güzel zirveleri CORDİLLERA REAL'in karlı tepelerine vuran altın renkli ışığı içime doldurmam lazım. Kıyıda oturup susmam ve içimi dinlemem lazım. Ama kimse olmamalı yamacımda. Bir, hadi bilemedin en fazla iki kişi olmalı el mesafemde. Onlar da benimle susmayı bilmeliler orada, o kıyıda... Arınmalıyım o berrak sulara vuran dağların gölgesinde... Ancak ondan sonra yeniden yollara vurmalıyım kendimi, uzaklara -ama- kendime doğru... Bunu bir gün yapacağım; ne zaman bilemiyorum ama yapacağım...
Klasik soruların cevapları:
- Her şey çok çok güzel geçti.
- Evet, grup müthiş kafa dengiydi. Benimle birlikte 31 kişilik büyük bir kafileydik ve herkes birbirinden renkliydi ve/ama aramızdaki uyum, yabana atılacak cinsten değildi doğrusu. karşılıklı sevgi-saygı-anlayış-destek, tur boyunca hayatlarımızı kolaylaştırdı.
- Evet, iki ülkeyi de özlemişim.
- Lima müthiş bir değişim geçiriyor. Geçen sene hala inşaat halinde olan okyanus kıyısı parkları bitmiş, yeşermiş bile...Bayıldım:)) Gün geçtikçe daha da fazla seviyorum Lima'yı. Son derece renkli bir kültürü var. Kızılderili, İspanyol, Çinli, Afrikalı ve Japon karması/kırması bir şehrin başka türlüolması mümkün mü ki zaten?
- Lima Art Museum ya da Museo De Arte Lima "MALİ" restorasyondan sonra açılmış. Üç sergi vardı. Üst katlardaki daimi sergiler ise, seneye açılacak. Bina şahane olmuş...Koloniyal bir bina, yüksek iki katlı, ortası avlulu...Parkeleri koyu ahşap, bina beyaz...Avlu siyah-beyaz karolar... Modern ve etkili bir tarz yakalamışlar...Yolunuz düşerse haberiniz olsun:)) Kahvesi de hiç fena değildi...Oradaki fotoğraf sergisinde öğrendim: Uluslararası İKONCAN'ların olağanüstü fotoğraflarını çeken Mario Testino Peru'luymuş! Benimkisi de ne cehalet!
- İki sene önceki depremde, neredeyse yerle bir olan PARACAS'ta artık birbirinden şık oteller var. En güzeli bizimkiydi: DOUBLE TREE HİLTON PARACAS... Hem son derece şık, hem yalın, hem de doğal malzemeler kullanılarak dekore edilmiş...Kocaman çakıllarla doldurulmuş süs havuzları, kalın bambulardan yapılmış trabzanlar, ince sazlarla döşenmiş saçak altları. Kumsala atılmış bembeyaz şezlonglar. Gri-beyaz-kahve tonlarının ortasında patlayan bir mavi-yeşil havuz...Tek kelimeyle baştan çıkarıcı....Birkaç gün daha kalabilirdim açıkçası...
- Bir de Valle Sagrado Urubamba'da ARANWA!!! Eski bir HACİENDA, yani koloniyal çiftlik evi... Müthiş bir projeyle otele dönüştürülmüş. Tam ortasında bir eski kilise, bembeyaz ve gece ışıl ışıl...Etrafını suni bir göletle çevrelemişler. Tepede yıldızlar, sularda kilisenin aksi... Daha fazla söze gerek var mı ki?
- Machu Picchu'ya giden tren yolu, hızlıca onarılmaya çalışılmış. Bu Perulular gerçekten de çalışkan insanlar. Hep birlikte, el ele vermişler ve imkansızı başarmışlar. Bir geçici tren istasyonu yapmışlar hemen. Biz trendeyken, heyelandan dolayı Urubamba'ya uçan rayları ve köklerinden sökülmüş dev ağaçları gördük. Hatta tren yolunu hala onarıyorlardı ve bazı bölümleri oldukça tehlikeli gibiydi. Biz geçerken rayların üzerindeki taşları kenara çakiyordu bazı görevliler. Aslında Avrupa'da falan olsa, belki de bu hattı açmazlardı bile... Ama Peru'nun turizm gelirlerine çok ihtiyacı var ve eğer Machu Picchu olmazsa turizm çöker. Neyse, artık olmuş bitmiş... İnşallah sezonun bundan sonraki bölümlerinde toparlanırlar.
Özlemişim doğrusu. İyi geldi:)) Bir de tabii işin güzel yanı, harika dostlar edindim bu seyahatte. Birbirinin dilinden anlayanların bir araya gelmesi ne iyi, değil mi???
1 yorum:
Blogunuzu çok keyifle okuyorum :)
Yazılarınız bir harika sizinle bir tura katılmak isterdim doğrusu.. gittiğiniz yerler hakkındaki izlenimlerinizi okumayı dört gözle bekliyorum :)
Yorum Gönder