
Bu aralar bir tuhafım. Adını koyamadığım türlü ruh halleriyle başa çıkmaya çalışıyorum. Fiziksel olarak bir sıkıntım yok ama içimde bir boşluk, bir rahatsızlık hissi. Bilemiyorum... Ne var bende? Nedir bu adını bilemediğim huzursuzluk? Koşmaktan yorulmuş, soluksuz kalmışım gibi kesik kesik nefesler alıyorum. Ciğerlerim dolmuyor bir türlü. Ben dolduramıyorum...Beden için en önemli gıda hava ve ben onu dahi içime çekmiyorum yeterince. Sonra ikincisi su! Ben su da içmiyorum zaten... Kendimi zorlasam da olmuyor. İçemiyorum. Hava ve su olmadan nasıl yaşanır? Yaşanır mı? Neden yaşamaya çalışıyorum o zaman onlarsız? İçimdeki saat gene mevsimleri karıştırdı. Pardon ama neredeydik biz? Kış? Yaz? Bahar? İlk? Son? Ellerim üşüyor, eldiven takıyorum; başım üşüyor, şapkamı geçiriyorum; boynuma atkımı sarıp ayaklarıma içi müflonlu çizmeler giyiyorum. Oysa kalbim üşüyünce ne yapacağımı kimse bana söylemedi. Bilemiyorum. O da böyle titreyip duruyor göğüs kafesimin ortasında. Büzüşüyor. Pompalamıyor kanı ve ne nefes alabiliyorum, ne su içebiliyorum. Yaşıyormuşum gibi yapıyorum ama nefes almıyorum, su içmiyorum. Bile bile...Üşüyorum...