Ne kadar ayıp etmişim ben yaa! Ne kadar uzun zaman olmuş buraya hiç bir şey yazmayalı! En yeni yazımın tarihinin 30 Ağustos olduğunu görünce, kendime çok kızdım. Hiç bir şey beni buraya, iki satırcık da olsa yazmaktan alıkoymamalı! Ama olmuş işte bir kere! Ve olmuşla ölmüşe çare YOK! Neyse, futbolcu tabiriyle, önümüzdeki maçlara bakalım:)))

Neler olup bitiyor peki?

Aslında majör bir değişiklik yok. Her zamanki hayat akışı devam ediyor. Dünya kazan ben kepçe... Yeni insanlar, yeni dostluklar ve hepsinin sonunda güzel eve dönüşler. Bir süre evde kalıp, sonra yeniden yollara düşmeler. Aynı yani...

Eylül ayı gerçekten inanılmaz tempoluydu. İki haftalık Nepal-Tibet-Bhutan üçlemesini yapıp döndüğüm akşamın hemen ertesi sabahında, kendimi yeniden bir uçakla Gürcistan'a uçar bulduğumda, temponun farkına ben de vardım. Benimle turdan dönen gezgin dostlar, "acaba kaç günde kendimize geleceğiz" tartışmaları yaparken, ben akşam eve gelip, çamaşır yıkayıp, ütülerimi yapıp valizim hazırladıktan sonra hemen ertesi sabah yenide yola çıktım. Ne mutlu ki, Karadeniz maceramız da, en iyi şekilde bitti be eve gelip biraz dinlendim.

Bundan sonraki ilk seyahatin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını da içeren hafta içinde Berlin ve Dresden'e olacak. Ondan sonra Milano, La Scala gelecek. Sonra Asya yolları yeniden ve Tayland & Myanmar, Güney Hindistan, Rajastan derken zaten kış bitecek.

Ömür de aynen bu hızda geçiyor ya...Göz açıp kapayana kadar bir de bakmışsın, süre dolmuş!

Bir kitap okuyorum, bitmek üzere: Being Happy! Her zamanki gibi altını çize çize okuduğum için, bazı yerleri buraya alıntılamayı düşünüyorum.

Bir başka kitap daha: Tuesdays with Morrie... Bir yaşlı adam, bir genç adam ve hayatın anlamı üzerine Salı buluşmaları. Düşünüyorsunuz: Hayatıma anlam veren şeyler nedir? Ne şekillendiriyor? Önceliklerim? Sevdiklerim? Daha az sevdiklerim? Sevmeyip mecburiyetten hayatımda tuttuklarım? En kısa zamanda eleyeceklerim? Hayallerim? Korkularım? Müthişti, alıntılayacağım...

Dün akşam Fazıl Say konserindeydim. Müthiş bir sanatçı ve biz ona memleketçe büyük haksızlık ediyoruz. Ne de olsa "elindekinin kıymetini bilmeyenler" toplumuyuz ya, elimizden kaçtığında ardından methiyeler düzeriz... Seviyorum seni Fazıl Say, Allahaşkına gitme bir yerlere...


3 yorum:

Adsız dedi ki...

hiç yazmayacaksınız zannettim. iyi gezmeler..

oktay..

Sivas Gezi Rehberi dedi ki...

sayfanızdaki bazı yazıları beğeni ile okudum.

Adsız dedi ki...

merhaba bloğunuzu dün akşamdan beri okuyorum yazılarınız çok hoş fakat gittiğiniz yerlerle ilgili hiç fotoğraf koymamanız çok büyük bir eksiklik bu blogla ilgili. bir yazıda fotoğraf çekmeyi öğrenicem gibi bir şey yazmıştınız illa profesyonel fotoğraflar koymanıza gerek yok kendi çektiğiniz amatör fotoğraflar internetten bulup koyduklarınızdan daha değerli.

Tecritte 3. Hafta... Her şey normalmiş gibi yaşamaya çalışmak...

Günler birbirini hızla takip ederken, bir de fark ettim ki, tecritteki 3. haftamızı doldurmuşuz geçen Perşembe. Bugün Cumartesi... Sa...