Dün anneler günüydü...Annemsiz geçen üçüncü Anneler Günü... Özlemle kavrulduğum ama kimseciklere anlatamadığım bir anneler günü... Gözyaşlarımın beton bloklar gibi boğazımda donup kaldığı bir anneler günü... Gülüp oynadığım ama içimdeki kırıkların canımı acıttığı bir anneler günü... Dünyada annesiz kalan tek kişi ben değilim ya!!! Biliyorum ama bu annemi gün geçtikçe daha fazla özlediğim gerçeğini değiştirmiyor. Onu anmadığım, onu düşünmediğim hiç bir gün yok. Hayatımın en büyük rengiydi, aslında elimde kalan tek rengiydi ama çok erken kaybettim ben o rengi ve o gittiğinden beri hayatım çok çok daha kolay ama bir o kadar da renksiz...
İnsan kayıplara alışıyor evet ama kalbiniz nasırlaşmamışsa eğer, kayıplar, aradan seneler de geçse, gözlerinizden yaş getiriyor.
Dün çok ağladım, gözlerim kıpkırmızı, kurbağa gibi dolandım evde... Hıçkıramadım istediğim gibi, o hıçkırıklar içimde bir yerlerde nefesimle karışıp kalakaldılar ama ağladım mı ağladım! Zincirlikuyu'da başlayan ağlamam, evde de devam etti.
Anneme çiçek aldım dün. Zincirlikuyu'nun girişinde çiçek satan, sivri dilli olduğu her halinden belli bir çingene kızından, beyazlı morlu karanfiller aldım. Mezarlık girişinde çiçek için pazarlık yapmak ters geliyor ama yine de 4 demetine 20 vereceğime, 5 demete 20 liraya anlaştık... Beyaz dikiş ipliğiyle bağlamışlar demetleri, üşenmedim oturup teker teker açtım demetleri...Birisi demişti ki, demet halinde mezarlara bırakılan çiçekleri toplayıp, yeniden satıyorlarmış...Yuh demiştim içimden ama aklımda kalmış işte, çiçeklerimi götürmesinler diye, ipliklerini açtım.
Mezarda kızkardeşim de var. Ayşegül öldüğünde yaptırmıştım mezarı. Beyaz mermer soğuk geldiği için, daha yumuşak krem renkli traverten taşından yaptırmıştım. Yanına da rahatça oturmak için taş bir bank koydurmuştum. O banka oturup, teker teker açtım demetleri. Bir yandan da konuştum onlarla. ''Bok mu vardı bu kadar erken gidip beni yalnız kodunuz buralarda'' diye sitem ettim yine. Cevap gelmedi tabii ki. Ayşegül'ün yunuslarını sevip öptüm. Annemin taşını sevdim, öptüm...Çiçekleri yerleştirdim beceriksizce, hiç istediğim gibi olmadılar. Sonra baktım ki ağlamam gittikçe artıyor, kendimi hasta edeceğim, kalkıp hadi eve gidelim dedim Osman'a...
Annemi özlüyorum. Hiç özlemeyeceğimi sandığım kadar özlüyorum. Eminim annesini yitirmiş herkes de özlüyordur ama ben bu kadar çok özleyeceğimi hiç sanmadığım için ''çok çok'' özlüyorum...
Annelerinize sarılın!!!
İnsan kayıplara alışıyor evet ama kalbiniz nasırlaşmamışsa eğer, kayıplar, aradan seneler de geçse, gözlerinizden yaş getiriyor.
Dün çok ağladım, gözlerim kıpkırmızı, kurbağa gibi dolandım evde... Hıçkıramadım istediğim gibi, o hıçkırıklar içimde bir yerlerde nefesimle karışıp kalakaldılar ama ağladım mı ağladım! Zincirlikuyu'da başlayan ağlamam, evde de devam etti.
Anneme çiçek aldım dün. Zincirlikuyu'nun girişinde çiçek satan, sivri dilli olduğu her halinden belli bir çingene kızından, beyazlı morlu karanfiller aldım. Mezarlık girişinde çiçek için pazarlık yapmak ters geliyor ama yine de 4 demetine 20 vereceğime, 5 demete 20 liraya anlaştık... Beyaz dikiş ipliğiyle bağlamışlar demetleri, üşenmedim oturup teker teker açtım demetleri...Birisi demişti ki, demet halinde mezarlara bırakılan çiçekleri toplayıp, yeniden satıyorlarmış...Yuh demiştim içimden ama aklımda kalmış işte, çiçeklerimi götürmesinler diye, ipliklerini açtım.
Mezarda kızkardeşim de var. Ayşegül öldüğünde yaptırmıştım mezarı. Beyaz mermer soğuk geldiği için, daha yumuşak krem renkli traverten taşından yaptırmıştım. Yanına da rahatça oturmak için taş bir bank koydurmuştum. O banka oturup, teker teker açtım demetleri. Bir yandan da konuştum onlarla. ''Bok mu vardı bu kadar erken gidip beni yalnız kodunuz buralarda'' diye sitem ettim yine. Cevap gelmedi tabii ki. Ayşegül'ün yunuslarını sevip öptüm. Annemin taşını sevdim, öptüm...Çiçekleri yerleştirdim beceriksizce, hiç istediğim gibi olmadılar. Sonra baktım ki ağlamam gittikçe artıyor, kendimi hasta edeceğim, kalkıp hadi eve gidelim dedim Osman'a...
Annemi özlüyorum. Hiç özlemeyeceğimi sandığım kadar özlüyorum. Eminim annesini yitirmiş herkes de özlüyordur ama ben bu kadar çok özleyeceğimi hiç sanmadığım için ''çok çok'' özlüyorum...
Annelerinize sarılın!!!
3 yorum:
ne tesadüf ben de 3 yıldır annemden uzakta geçiriyorum anneler gününü.. oku kazanıp uzağa gelince mecbur uzak kalınıyor :)
aslında yazmaya gerek yok ama sen benim kalbimin en tatlı köşesisin...
Paylaşımlarınızın neredeyse hepsi bilgilendirici ve ilginç. Vip danışmanlık şirketi olarak teşekkür ederiz ve devamını dileriz.
Yorum Gönder